16 yıllık aradan sonra ‘Son 10 konser’ için bir araya gelen Kargo’nun solisti Koray Candemir, aslında endüstri mühendisi. Kargo’nun solisti, oyunculuk ve sunuculuk da yaptığı için grubun en ünlüsü. Kargo’nun diğer üyeleri de farklı yetenekleri ve özellikleri olan müzisyenler…
İlk albümlerinin kartonetine adı uzun gelince kısaltılıp MŞŞ yapılan ve öyle de kalan Mehmet Şenol Şişli, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi Endüstri Ürünleri Tasarımı mezunu, basgitarcı, söz yazarı ve şiir kitapları olan bir şair.
Grubun davulcusu Burak Karataş da MSÜ Endüstri Ürünleri Tasarım Bölümü mezunu. Karataş, altı yaşından beri piyano ve davul çalan bir müzisyen.
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunu olan Kargo’nun klavyecisi Serkan Çeliköz, piyano, gitar, fagot, kontrbas ve keman çalıyor.
32 yıl önce Mehmet Şenol Şişli ile Kargo’yu kuran Selim Öztürk ise tekstil mühendisi. 11 yıllık evli ve eşine sırılsıklam âşık bir müzisyen. Yıllar sonra birlikte verecekleri ilk konser öncesinde bir araya geldiğimiz Kargo üyeleriyle keyifli bir sohbet yaptık.
Niye son 10 konser? Kargo’nun her sene 10 konser için bir araya gelme ihtimali yok mu? Grup tarih mi olacak?
Koray Candemir: Biz bunları bir bitirelim de sonra konuşuruz. Prodüktör arkadaşım Hadi Elazzi’nin fikriydi ve GRGDN ekibiyle hayata geçirdiler. “Kargo Yarına Kalan Şarkılar” kapsamında da yolda böyle bir konser serisi düşündük.
Burak Karataş: Onu şu an net bir şekilde bilmiyoruz. Bu 10 konser nasıl geçecek şu anda herkes ona odaklanmış durumda. Keyfimiz yerinde olursa devam ederiz.
Serkan Çeliköz: Sonrasını düşünmedik. İlk başta 10 konserimizi vereceğiz, ben devam edeceğini düşünüyorum.
Selim Öztürk: Hadi Elazzi’nin isteği ve ekibinin çabasıyla bir araya geldik. Çok heyecanlandık böyle başladı bütün hikâye.
Mehmet Şenol Şişli: ‘Son 10 konser’ diyoruz ama niye daha fazla olmasın. Açıkçası olması benim hoşuma gider. Çünkü tekrar bir arada olmaktan çok keyif alıyorum. Tekrar çalıyor olmak da çok güzel. Heyecanlı bir şekilde bizi seven insanlarla bir arada olmayı bekliyoruz. Kanımca tarih olmaz çünkü çok keyif alıyoruz.
Hadi Elazzi’nin böyle bir fikri olmasa Kargo yeniden bir araya gelmeyecek miydi?
K.C: Herhalde olmazdı. Ben solo albümlerimde Hadi ile çalışıyordum zaten. Herkes tanır. “Eski kataloğunuzu yeni jenerasyonla tanıştırma fikrim var,” dedi. “Emin misin?” dedim. Çünkü herkes farklı dünyalardaydı. 2.5-3 sene uğraştı albüm için. Sonra “Konserlerle taçlandıralım mı bu projeyi?” dedi. Biz de “Özlemişiz; tamam,” dedik.
S.Ö: Yıllar önce MFÖ konserine gitmiştim. Konserden sonra kulise gittim. Özkan Abi, “Ya Kargo ne güzel gruptu. Ne yaptınız siz böyle?” dedi. Fuat Abi, “Ben sizi yine birleştireceğim”, Özkan Abi, “Tabii yapmak lazım” dedi. Mazhar Abi devreye girdi: “O böyle olmaz. Ona bir proje lazım. Projesiz bu işler olmaz. Şarkıcılar gel konser verelim demekle gelmez. Onların seveceği bir proje götürmek lazım” dedi. Hadi bu projeyle gelince “Mazhar Abi haklıymış,” dedim. Herkesin kendi hayatına döndüğü bir dönemde demek ki birinin dışarıdan bir şey söylemesi gerekiyordu.
M.Ş.Ş: Ben hep grubun bir arada olmasını istedim ama içeriden birinin bir şeye önayak olması, dışarıdan bir projeye göre çok daha zorlu oluyor.
16 yıl nasıl geçti!
Kargo’suz yıllar nasıl geçti? Bu süreçte müzik adına neler yaptınız?
K.C: Yine devam ettim müzik üretmeye. MaSKott diye bir grup kurduk Serkan’la, Amerika’da onu kaydettik ve çıkardık. Sonra 2013’te 2. solo albümüm “Yarım Kalan” çıktı. Aralarda single’lar yayınladım. Bu şekilde müzik yapmaya, üretmeye ve çalmaya da devam ettim.
B.K: İyi geçti! Ders vererek, diğer projelerde çalışarak devam ettik. Başka sanatçılara prodüksiyon işlerinde Selim’le çalıştım. Aranjör ve prodüktör olarak onun yardımcılığını yaptım. Müzikle alakalı ders verdim.
S.Ç: Daha çok çocuğumla geçti. Bu sürede de reklam müziği ve film müziği yaptım.
S.Ö: Ben zaten prodüktörlük yapıyordum, ona devam ettim. Albümler yaptım. Hep müziğin içinde olduk, hiçbir zaman müziği bırakmadık. Hep müzikle ilgili bir şeyler üretmeye çalıştık. Stüdyo açtım, onun bir faaliyeti oldu. Bu şekilde ilerlettik.
M.Ş.Ş: “Sayıklayanlar” adlı radyo piyesi kitabımın albümünü çıkardım. M.Ş.Ş. Band adında bir grup kurduk ve yine benim şarkılarım, sözlerimden oluşan bir albüm yaptık. Beş şarkıdan oluşan “Satılık Aşk” adında maxisingle çıkardım. Pandemiden sonra da “Nafile” adlı single yayınladım. Selim Öztürk ile de yeni kurduğumuz 2Tek grubunun albümü mayıs ayının sonunda yayınlanacak.
Ankara’daki ilk konserin ardından turnenin ilk ayağı 1 Haziran’da İstanbul Maximum Uniq Açıkhava ve 2 Haziran’da İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda.
“Kimin hangi şarkıyı yapacağına karışmadık”
“Yarına Kalan Şarkılar” adlı albümün isim babası kim? Aleyna Tilki, Barış Demirel ft Abkountry, Batu Akdeniz, Buray, Cem Adrian, Deniz Tekin, Evdeki Saat, Gece, Gökçe, Jabbar, maNga, mor ve ötesi, Nilipek, Rashit, Sattas, Selin, Simge Pınar, Sufle, Şanışer, TNK, Vega ve Yalın’ın hangi Kargo şarkısını okuyacağına kim/kimler karar verdi?
K.C: 20 şarkıyı farklı 23 sanatçı yorumladı. Projede yer alan sanatçıların çoğu zaten arkadaşımız, genel olarak süreç çok organik ilerledi.
B.K: “Yarına Kalan Şarkılar” ismini MŞŞ seçti.
S.Ç: Kimin hangi şarkıyı yapacağına hiç karışmadık.
S.Ö: İsmi Mehmet Şenol Şişli buldu ama projeyi Hadi Elazzi getirdi. Şarkılarda hangi sanatçıların olacağını hep beraber oturduk, konuştuk. Aklımıza gelen isimleri saydık. Tabii daha çok GRGDN Müzik’in önerileri bizim de aklımıza gelen arkadaşlarımız olan insanlardan yardım alarak bir liste oluşturuldu. Sonrasında yorumlanacak şarkıları sanatçılar biraz da kendileri seçti. Uzakta kalıp keyfini sürmeye çalıştık.
M.Ş.Ş: Kendi adıma şarkı seçimlerine karışmadım. Bunu ekip yürüttü ama yardım istedikleri yerde yanlarında olduk. “Yarına Kalan Şarkılar” ismi Selim Öztürk’ün “Yarına Ne Kaldı” şarkısından yola çıkarak aklıma geldi. Onu önerdim. İnsanlar da beğendi.
“Tüketim çılgınlığı sanatı da vurdu”
16 yılda müzik dünyasında size göre neler değişti? Hangi alanlarda iyiye gitti, nerelerde yerinde saydı ya da geriledi?
K.C: Her şey gelişti, müzik prodüksiyonu gelişti, ekipmanlar gelişti, organizasyonlar gelişti. Ama son 10 senedir ülkenin olayı bitmediği için biraz geri sarmış gibi duruyoruz ama her şey gelişti aslında.
B.K: Teknoloji bazı açılardan çok faydalı oldu tabii… Herhangi bir şeye ulaşmak, bir konuda eğitim görmek, bilgi almak ya da bir şeyi dinlemek çok kolaylaştı. Bunlar pozitif tarafı ama negatif tarafı da çok emek isteyen, mesai isteyen, ince ince dinlenip, uğraşılıp, çalışılması gereken bir şey şu anda çok kısa zamanlara sıkıştı ve içerik değersizleşmeye gidiyor. O tip sıkıntıları var. Ama dinleyici profili burada çok önemli. Yani kişinin bu olaya nasıl yaklaştığı artık tamamen kişisel bir noktaya geldi.
S.Ç: Bence tüketim çılgınlığı müziği de, sanatı da vurdu. O yüzden üretim çok artsa da vasatı aşmadı çıkan ürünler. Teknoloji de buna etki etti. Büyük stüdyolardan küçük ev stüdyolarına döndüğü için herkes evinde daha sık üretti ancak ürettiği şeyin bence kalitesi…
S.Ö: Müzik hiçbir zaman gerilemiyor. Son dönemde yapılan müziği insanların, yani bizim yaşımızdakiler veya bizim jenerasyonumuz beğenmese de gençler bu müzik dünyasını ayakta tutan kitle ve gençlerin beğendiği müzik de sürekli gelişiyor. O nedenle ben şikâyetçi değilim. Sadece müziğin biraz fazla internetten indirilen kalıplarla yapılmasını eleştiriyorum. Onun dışında müziğin geliştiğini, çok yetenekli genç müzisyenlerin olduğunu düşünüyorum. Artık gençler birden fazla enstrüman çalıyor, çok ilgili ve bilgililer. Sadece çok fazlalar, yani insanların ihtiyacından daha fazla müzik üretiliyor o yüzden de herkes gün yüzüne çıkamıyor. Öyle bir zorluk var.
M.Ş.Ş: Müzik dünyasının hareketli olması önemli. Bizden sonraki nesillerin aktif bir şekilde müzik yapıyor, üretiyor olması önemli. Tabii, hikâye sosyal medyanın üzerinden dönüyor. İnsanlar artık birbirine çok daha rahat bir şekilde erişebiliyor. O yüzden sanatçıların da kendi eserlerini yayması açısından önemli bir dönem.
Müzik yapmak kolaylaştı işin ortalaması vasatlaştı
İnternetin ve sosyal medyanın müzik dünyasına etkisi ne oldu?
K.C: Çorba yaptı işte. Karıştırdı biraz, daha hızlandı, tüketim arttı. Çok fazla şarkı çıkmaya başladı ve işin ortalaması biraz vasatlaştı. Ama hâlâ çok iyi işler çıkıyor.
B.K: Bence o büyüyü biraz bozdu. Herkes ünlü oldu veya onun peşinde. Dolayısıyla bu işi yapan ben kendi adıma daha rahat ettim en azından.
S.Ö: Çok oldu. Sosyal medya fenomenleri, tabii müzik yapmak da kolaylaşınca ki bu kötü bir şey değil. Herkes müzik yapmaya başladı. Burada kim daha fazla ünlüyse kim daha fazla insan kitlesine sahipse yapımcılar da onunla çalışmak istiyor. Ticari müziğin amacı çok fazla insana ulaşmak. Tabii bu durum sosyal medyası zayıf olan müzisyenleri bu rekabette geriye düşürüyor. Böyle baktığımızda da sosyal medyanın büyük etkisi var.
M.Ş.Ş: Bence sanatçıların işini bir açıdan çok kolaylaştırdı. Müzisyenler evlerinde çok daha rahat bir şekilde kayıt yapabildiklerinde aslında bir yandan da bağımsızlaşmış oldu. Yapımcıları bir şekilde aradan çıkardı bu durum. Çünkü yapımcılar şimdiye göre daha keskin köşeler belirliyordu sanatçılar için, bu onların elini zorluyordu. Teknolojinin ve iletişimin artması bana sorarsanız sanatçının başkalarına ulaşma imkânını çok yukarı çıkardı ve bağımsızlaşmak çok daha iyi oldu diyebilirim.